“Tıpkı hayvanlar gibi biz de yeryüzünde yaşıyoruz. İçimizde ilahi bir öz taşıyanlar olarak yine de yıldızların arasındayız. Yeryüzünde kendi yolculuğumuzu çizmeye çalışmakla, daha kalıcı ve daha derin bir şeyler için gayret etme paradoksunu çözme arayışında olmamız dolayısıyla insan olarak iki ateş arasında kalmış durumdayız. Bu yüzden birçok kişi en büyük hakikati göklerde arıyor olsa da o bize bulutlardan çok daha yakındır. O bizim içimizdedir ve içsel yolculuğa çıkmış herkes tarafından bulunabilir” diyerek başlar B. K. S. Iyengar, Hayata Işık adlı kitabının girişinde (sayfa 14).
İnsanlar yaşadıkları düzen içerisinde sürekli bir ihtiyaçlar, eksikler, düzeltilmesi gerekenler ve istekler havuzu içerisinde koşuşturmaca içerisindeler. Oysa temelde herkesin ulaşmayı hedeflediği şeyler belli başlıdır; sağlık, sevgi ve huzur dolu özgür bir yaşam, bilgelik ve anlayış. Bunu elde etmek için para, itibar, mevki, başka insanlar gibi dışarıda elde edilecek yolları görür, bunlarla içsel hedeflerini karşılayabileceklerini düşünürler.
İşte tam bu noktada Yoga, sonu gelmez “ihtiyaçlar” listesinin peşindeki bu koşuşturmacayı bir süre duraksatır. Hayatın ikilikleri içerisinde (ben-sen, iyilikler-kötülükler, hazlar-acılar, inişler-çıkışlar, azlar-çoklar…) bize içsel dengenin kapısını aralar. İçimizde her zaman baki olan huzur, özgürlük, tamlık hisleriyle bağımızı tekrar kurmamıza yardım eder.
Yoga, kelime karşılığı olarak birlik ve bütünlük ile kurulan bağlantı anlamına gelir ve özünde hiçbir dine, kültüre veya dogmaya ait değildir. Yaklaşık 2500 yıl kadar önce Patanjali tarafından evrensel (Sarvabhauma) olarak insanlığın tümü için açılmış bir yoldur. Öznesinin insan ruhu olmasından dolayı fiziksel boyuttaki dil, din, ırk gibi etkenlerden bağımsızdır; çünkü bedenler ve zihinler değişse dahi ruh dediğimiz bu öz, herkeste eşit ve aynıdır.
Yoganın çıkışı “Ashtanga Yoga” yani 8 Uzuvlu Yoga olarak geçer. Günümüzde konuyla ilgisi olmayan pek çok kişi tarafından akrobasi, jimnastik ve spor gibi görülmekle beraber, bu fiziksel duruşların (Asanaların) ardında çok daha fazlası yatar. Sekiz uzvu sırasıyla saymak gerekirse; Yama, Niyama, Asana, Pranayama, Pratyahara, Dharana, Dhyana ve Samadhi.
Peki tam olarak nedir bu uzuvlar?
- Yama – hayatımızdan çıkarmamız gereken 5 konu
- Niyama – günlük hayatımıza katmamız gereken 5 konu
- Asana – fiziksel pozlar
- Pranayama – nefes ve enerji çalışmaları
- Pratyahara – duyuların yeniden odaklanması (bazı kaynaklarda geri çekilmesi olarak da geçer)
- Dharana – odağın toplanması
- Dhyana – meditasyon
- Samadhi – birlik (vahdet-i vücut) halinin deneyimlenmesi
Bu adımların sebat ve içtenlikle takip edilmesi ile içsel kaynaklarımız olan sınırsız özgürlük, huzur, sevgi, coşku ve bilgeliğe ulaşmamız mümkündür. İç dünyanın dengeye gelmesi, zihindeki stresi ortadan kaldırarak, fiziksel iyileşmeye de kapı açar. Birçok kronik hale gelmiş rahatsızlık, Yoga yolunda doğru yaklaşımla ilerlenmesi halinde kendiliğinden iyileşmeye başlar. Bu nedenledir ki Yoga günümüzde Batı tıbbının da araştırma konuları içerisinde yerini bulmuştur.
“Yoga, hayat yolculuğunun kural kitabıdır ama bu oyunda hiç kimsenin kaybetmesine gerek yoktur. O zordur ve çok sıkı bir eğitim almayı gerektirir. Kendiniz hakkında düşünmeye, gözlemleyip düzeltme yapmaya ve arada sırada meydana gelen aksaklıkların üstesinden gelmeye gönüllü olmayı gerektirir. Dürüst olmayı, aralıksız uygulamayı ve her şeyden fazla kalbinizin içinde sevgi olmasını talep eder. Yeryüzüyle gökyüzünün arasına yerleştirilmiş bir insan olmanın ne demek olduğunu anlamakla ilgileniyorsanız, nereden geldiğinizle ve nereye gidebileceğinizle ilgileniyorsanız, mutlu olmayı istiyor ve özgürlüğü arzuluyorsanız, o zaman içe yolculuğunuzda ilk birkaç adımı çoktan atmışsınız demektir” B. K. S. Iyengar, Hayata Işık (sayfa 17).
Kaynak: Iyengar, B. K. S. Hayata Işık. İstanbul: Omega Yayınları, 2019